Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmenlere vatandaşlık hakkı
veriliyor. Bir bu eksikti. Onu da tamamladık. Kapıları açtık, ülkeye PKK’lı mı,
IŞİD’li mi, PYD’li mi yoksa mantar gibi türeyen terör örgütlerinden bilmem
neyli mi girdi bilmiyoruz ama yetmedi… Hepsine barınma, yatma kalkma imkanı
sağladık, yetmedi… Hepsine aylık gıda yardımı (TL yüklenmiş kartlarla ve
belirli (!) yerlerden alışveriş yapmaları zorunluluğuyla) yapıyoruz, yetmedi…
Hepsini aylığa bağladık, yetmedi… Şimdi de vatandaşlık veriyoruz. Yeter mi?
Bence yetmedi, yetmiyor, yetmeyecek…
Bu hak verilmeden önce bile bakıcı maaşı (neymiş
efendim annesine bakıyormuş) için başvuranların haddi hesabı yoktu. Şimdiki
müracaatları varın siz düşünün. Bu haktan önce esnafın dükkanını basıp milleti
dövenler, mahallede terör estirenler, bu hak sonrası kendilerinin başka ne
hakları olduğunu keşfederler, düşünemiyorum bile.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bazı
sorumlulukları vardır. Örneğin vergi vermek gibi. Peki bunun gereğini yerine
getirecekler mi? Başka şekilde sormak gerekirse, onlar da mahallemdeki bakkal
amcanın ödediği gibi, vergi ödeyecekler mi? Bunun altyapısı hazırlandı mı? Yoksa
yine vergisiz algısız diledikleri dükkanı tutup istediklerini satacaklar mı? Peki
benim bakkal amcam nasıl rekabet edecek onlarla? Zaten güç bela evinin geçimini
sağlarken?
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının diğer bir
sorumluluğu da askerlik yapmaktır. Bu arkadaşlar yapacak mı askerlik?
Ülkemizde 3,5 milyon Suriyeli mülteci olduğu
söyleniyor. Bence çok daha fazla ama 3,5 milyon diyelim. Bunun 1,5 milyonu da
erkek olsun. Bunun da 1 milyonu askerlik yapmaya elverişli (yaşlı, çocuk, sakat
olmayan) olsun. E o zaman kuralım bir kolordu veya ordu. Adını da SSK
(Suriyeli Silahlı Kuvvetleri) koyalım. Eğitelim onları. Başika’da
Iraklılara eğitim verebiliyorsak, Türkiye’de Suriyelilere (hele hele Türk
vatandaşı olmuş), haydi haydi verebiliriz bu eğitimi. Alın size 1 milyonluk yetişmiş
ordu. El Bab’a mı giderler, Rakka’ya mı giderler, hiç olmazsa enerjilerini
benim esnafımın, benim mahallelimin üzerinde değil, vatanları, kutsal toprakları
için harcarlar. İşte sizlere 1 milyon Mehmetçik, daha doğrusu ‘’Esedcik’’.
Kurtuluş savaşında neden biz de yapmadık aynısını? Neden
bir ülkeye sığınıp kurtarın bizi demedik? Kazmasını, küreğini alan ecdadımız en
yakın cepheye koşmadı mı?
E oldu. Onlar benim vatanımda dilediği gibi at
koştursun, elinde sopa, gözüne kestirdiğinin kafasına indirsin, ben gideyim
onun vatanını temizleyeyim. Nerede bu yoğurdun bolluğu?
‘’Kızları da
alın askere’’ demişti Erkin Koray. Yok ağabeycim, bence ‘’Suriyelileri de alın
askere’’. Hiç olmazsa kutsal bir görevi yerine getirmiş olurlar. Ne de olsa
artık hepsi birer Türk vatandaşı(!).
Hadi Suriyeli kardeşim. İlk adımı sen atmış ol. Nasıl
olsa aldın vatandaşlığı. Git en yakın askerlik şubesine. ‘’Ben askere gitmek
istiyorum’’ de. Hiç olmazsa senin de bir şeyler yapmak için çabaladığını, elini
taşın altına koyduğunu görelim. Yoksa yine ‘’Sofrayı kuran kaldırır’’ mı
diyeceksin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder