29 Ocak 2017 Pazar

Memleket İsterim

MEMLEKET İSTERİM

Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet; Ölümden Olsun.

demiş büyük üstad Cahit Sırkı Tarancı… Ne de güzel söylemişsin be usta, insanın ciğerlerine işleyen o eşsiz üslubunla. Her mısrası alıp uzaklara götürür. Her kıtasında ayrı bir tema, gizli bir mesaj…

Ne muhteşem olurdu böyle bir memlekette yaşamak… Dertsiz, tasasız, kardeş kavgalarının olmadığı, sağ-sol çatışmalarının yaşanmadığı, zenginlerin fakirleşmediği, o Kürt, bu Türk, Alevi, Sünni ayrımının yaşanmadığı, yaşamanın; sevmek kadar yürekten olduğu ve tek şikayetin ölmekten dolayı olduğu…

Ben de isterim be üstad. Kalmış mıdır sence? Var mıdır böyle bir yer dünya üzerinde?

Memleketim … TÜRKİYE'M!..

Hiçbir zaman umudumu yitirmedim ve yitirmeyi de düşünmüyorum. Diğer küçük ayrıntılar zamanla düzeltilebilir; karşılıklı anlayış, fedakarlık ve hoşgörüyle…

Hala gök mavi, hala dal yeşil, hala tarla sarı ve üstüne üstlük hala kuşlarla çiçeklerin diyarı neticede…

26 Ocak 2017 Perşembe

Günün Yorumu

                                                 Günün Yorumu

Merhaba sevgili dostlar, günün yorumu ile yine birlikteyiz. Sizlere bu yazıda bir kişilikten bahsetmek istiyorum. 77 yaşında kendisi. 1940 yılında Kazakistan’ın Almatı kentinde dünyaya gelmiş. 1967 yılında henüz 27 yaşındayken üniversite tahsilini tamamlayarak; Metalurji Yüksek Mühendisi olarak mezun olmuştur. Ardından iş hayatına atılmış, bir takım fabrikalarda ustabaşı, danışman ve uzman görevlerinde çalışmıştır.

Daha sonra 1971’de 31 yaşında iken, ülkesinde bulunan Kazakistan Komünist Partisinin, Demirdağ Şubesi’nin, Parti Başkan Yardımcılığı görevinde bulunarak siyasete girmenin ilk adımlarını atmıştır.

Ardından 01 Aralık 1991 tarihinde halkın oylarının % 98.7’sini alarak Kazakistan’ın halk tarafından seçilen ilk Başkanı olmuştur. Bunu takip eden 1999 seçimlerinde % 79.8, 2001 seçimlerinde % 91.1, 2015 seçimlerinde ise yine oyların % 97.5’ini alarak Başkan’lık görevini halen sürdürmektedir.

Kendinin kaleme aldığı 15 kitabı yayınlanmış olmakla birlikte, Dünya Türkleri Asamblesi tarafından 2010 yılında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmiştir. Mühendis, Siyasetçi, Yazar…

Nursultan Nazarbayev…

Ve Flaş Açıklama: ‘’Daha etkili, daha istikrarlı, ve MODERN bir devlet yönetimi kurmak için belirli Başkanlık görevlerimi hükümet ve parlementoya devretme niyetindeyim. Böylelikle meclis seçimlerini kazanan parti, hükümeti oluşturmak konusunda belirleyici rol oynayacak…’’

Abi sen ne yapıyorsun yahu???
Biz kolları sıvamış, okullardaki sınıf başkanlığı yetkilerini bile Başkan’a vermeye çalışırken senin yaptığın da iş mi şimdi?

Ne yani? Sen şimdi bize; bizde 1920’de işlemeye başlayan parlamenter sistemin daha mı etkili, daha mı istikrarlı, daha mı MODERN olacağını söylüyorsun? Yok be abi.. Bir yanlışın var. Bak biz Nisan’da referanduma bile gideceğiz yetkiler hususunu da kapsayan anayasa değişikliği konusunda. Bence sen bir kez daha düşün yol yakınken…

Günün Yorumu: Hayırlı Referandumlar…



25 Ocak 2017 Çarşamba

Memleketten Haber

MEMLEKETTEN HABER


‘’Memleketten haber var’’ deyince insanın içini nasıl da bir sevinç, nasıl da bir mutluluk, nasıl da bir merak kaplar değil mi? Bu sevinç, mutluluk ve merak; yerini hüzün, özlem ve hasrete bıraktığında ise bir burukluk yaşar insan. Sonra düşünür derinden. ‘’Neden buradayım? Şimdi oralarda olmak vardı’’ diye. Fakat bu düşüncelerini kendine bile belli etmemeye çalışır. Sonra derinden bir iç çekiş… ‘’Nerede kalmıştık?’’ deyip devam eder işine. Ta ki bir diğer ‘’memleketten haber var’’ sesine kulak kabartana kadar…

Hepsi gurbettir aslında. Ankaralıya İstanbul, Yozgatlıya Muğla, Vanlıya Konya… Komşu bir köyde yaşayan Mehmet Amca da gurbettedir kendince. ‘’Memleketten haber var’’a o da kulak kabartır. Toprak dam evini özler Mehmet Amca. Dereden su getirdiği, kovanın sallanmaktan yarısının döküldüğü günler gelir aklına. Farkında olmadığı bir tebessüm belirir o yorgun, o tecrübe akan, o derin çizgiler taşıyan suratında. Sonra derinden bir iç çekiş onda da… Demli çayından bir yudum, ve bir soru saatlerdir sohbet ettiği Mustafa Amca’ya: ‘’Eee, nerede kalmıştık?’’

Memleketten haber var!


Komşu köyde yaşayanın içini bile burkan hüzün; Almanya’dakine ne yapar sizce? Peki ya Hollanda’dakine? Japonya’dakine? Çin? Amerika?.. Fırtınaya dönüşmez mi sizce? Depremler olmaz mı? Ardından tsunamiler? Oyun oynadığı arkadaşları gelmez mi aklına? Kızdırdığı bakkal amca, mahallenin delisi, her şeyi merak edip soran komşu teyze, tonton amca…

Memleketten haber var!


Kulak kabartmak sizin hakkınız. En çok sizin… Hüzünlenmek, iç çekmek… Kaç kez yaşadınız kim bilir, kaç kez sevinç, mutluluk, merak seli yerini; hüzün, özlem ve hasrete bıraktı kim bilir… ‘’Nerede kalmıştık?’’ diyebildiniz belki de yanınızdakine. Peki ya yalnızsanız? Diyemediniz… Yastığa gömdünüz yüzünüzü, yorganı çektiniz tepenize kadar. Hıçkırdığınızı duymasın diye yalnızlığınız… ve gülmesin diye halinize…Memleketten haber var!

Her daim mutlu ve sevinçli haberler almanız dileklerimle…
Unutmayın ki buralarda bir yerlerde her zaman MEMLEKETTEN HABER VAR!...